Doğal afetler, bireyler için travmatik deneyimlere yol açabilir. Bu doğal afetlerden sık karşılaşılan depremler birçok insan için etkileyici travmatik deneyimler olabilir. Hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak zarar görülebilen bu deneyimlerden yaşanırken atlatılması güç gibi gelebilir. Depremden sonra toplumsal dayanışma psikolojik olarak bireylere iyi gelebilir.

Depremden etkilenmenin birden fazla yolu olabilir. Deprem sırasında kendi deneyimlerinizden etkilenebilirsiniz, yakınlarınızın can sağlığından endişe duymuş olabilirsiniz, enkaz altında kalmış olabilirsiniz veya tanıdıklarınızın zarar gördüğünü duymuş olabilirsiniz. Bunların hepsi kendinizi stres altında hissetmenize sebep olabilir. Toplumsal dayanışma, deprem sonrası insanların bir araya gelerek bahsedilen stresleri azaltmaya yardımcı olabilir. Toplumsal dayanışmanın da birden fazla yolu vardır. Bireyler birbirlerine destek olur, yardımlaşmalar artar, duygusal bağlar güçlenir…Aynı apartmanda yaşadığınız ama birbirinize selam bile vermediğiniz komşularınızla birbirinizi sakinleştirirken bulabilirsiniz kendinizi. Teknolojinin gelişmesiyle daha çok bireyselleşen toplumlarda komşuluk zayıflayabilir. Bu dönemlerde açık alanlarda hep beraber otururken komşuluk bağları eski gibi gelişebilir. Depremden sonra açık alanlarda otururken başka bir kişinin sırtını sıvazlamak bile bir dayanışmadır. Özellikle akran desteği, komşuluk ilişkilerinin iyileşmesi, gönüllü yardımlarda bulunma insanların hem kendini işe yarar hissetmesine hem de psikolojik iyi oluşa sebep olur. Deprem sonrası oluşan geçici barınma alanlarında, mahalle birlikteliklerinde ya da gönüllü çalışmalarda kurulan ilişkiler, topluluk bağlarını yeniden inşa eder. Bu bağlar, bireyin hem geçmişte yaşadığı travmayı anlamlandırmasına hem de geleceğe dair umut geliştirmesine yardımcı olur. Çünkü kişi, başkalarının da benzer duyguları yaşadığını gördüğünde kendi yaşantısını normalleştirme sürecine girer. Yapılan birçok araştırma bu bulguyu destekler. Örneğin; Algılanan Sosyal Destek, Travmatik stres ve Psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkinin incelenmesi başlıklı araştırmada depremzedeler üzerinde incelemeler yapılmış ve algılanan sosyal destek ile psikolojik iyi oluş arasında pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. 

Ayrıca bu süreçte toplumsal dayanışmayı oluşturan sadece mağdurlar değildir. Depremden etkilenmeyen ama başka şehirlerden destek olmaya gelen destek grupları olabilir. O gruplar da mağdurlarla dayanışma sağlayarak mağdurlara iyi gelirler. Bu iyi oluş da tek taraflı değildir. Yardım eden kişi, empati ve bağlılık duygularını güçlendirir; bu da ruhsal tatmin ve psikolojik dengeyi destekler. Bu durum, toplum genelinde kolektif bir iyileşme süreci başlatır. Terapi klinikleri ve ruh sağlığı profesyonelleri de bu süreçlerin bir parçasıdır. Afet sonrası yürütülen toplumsal destek çalışmaları, kişilerarası dayanışma ile birlikte bireysel terapi çalışmaları psikolojik iyileşmeye son derece katkı sağlar. Bunlar bütünsel bir iyi oluşa yol açacak bileşenlerdir. Grup terapileri, dayanışma buluşmaları ve ortak iyileşme projeleri bu süreçte oldukça etkilidir. 

Sonuç olarak toplumsal dayanışma deprem gibi yıkıcı afetlerin ardından sadece fiziksel yaraların değil, ruhsal yaraların da sarılmasında kritik bir rol oynar. Her bir bireyin, küçük bir katkısının bile kolektif iyileşmeyi güçlendireceği unutulmamalıdır. Birlikte olmak, birlikte iyileşmenin temelidir.

Kaynakça: Uzak, B., & Zubaroğlu Yanardağ, M. (2024). Algılanan sosyal destek, travmatik stres ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkinin incelenmesi: Depremzedeler üzerine bir araştırma. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi Sayı:23: 74-96.

Kategoriler: